Çay, sabır ister. Kahve, hız. Çay, sakinlik arar. Kahve, bir nefeste “Merhaba dünya!” diye bağırır. Birisi oturup dünyayı yavaşça yudumlar, diğeri hemen her şeyin üzerine zıplar. Peki, iş hayatında hangi yaklaşıma daha yakınsınız?
Çayın taze demlenmesi bir sanat gibidir. Bazen dakikalarca bekler, içmek için sabırlı olmanız gerekir. Kahve ise “Hadi canım, bir dakika bile beklememe gerek yok!” diye bağırır ve sizi hemen canlandırır. Ama iş hayatı böyle mi? Elbette değil. Eğer her zaman kahve gibi hızlı ve çılgınca hareket ederseniz, burnunuzdan solursunuz. Aynı şekilde, sürekli çay gibi sakin sakin beklemek de sizi geride bırakır. O yüzden Altın Orta diye bir şey var.
Liderlik, çayla kahve arasında gidip gelmeyi öğrenmektir. Bazen hızlıca bir karar alıp işinize koyulmalısınız, tıpkı bir kahve gibi. Diğer zamanlarda ise sakinleşip durup düşünmek, yani çay gibi olmak gerekebilir. Çünkü her an kahve olmak insanı yakar; çay olmak ise sürekli sıcakta beklemeyi gerektirir.
Örneğin, ben mesela tam bir kahve insanıyım ☕. Gün boyu enerji dolu, hızlı ve hareketliyim. Ama sabahları, planlamalarımı yaparken çay 🫖 gibi sakin olmak bana çok daha iyi gelir. Çayın huzurlu haliyle, günün koşturmasına hazırlık yaparım. İşte gerçek lider, her ikisinin de dengesini bulabilen kişidir. Çayın huzurlu, kahvenin enerjik halini harmanlamak ne muhteşem değil mi? Zihni sakin tutarken, bedeni canlı tutmak. 😉
Diyeceksiniz ki, bu çay ve kahve konusu nereden geldi aklıma? 😎
Aslında bu, bir yaklaşımın sonucu. Ünlü filozof Aristoteles’in Erdem Etiği anlayışına dayanıyor.
İş hayatında çayın sakinliğiyle, kahvenin gücünü bulabilmeniz dileğiyle…

Bir yanıt yazın